7 Ocak 2010 Perşembe

HADİ İTİRAF EDELİM

Bunları yaptığımızı kabul etmeye çekiniriz ama, yapıyoruz işte, hepimiz insanız…

- Otobüste / dolmuşta sadece en şık / güzel halinizle sizin ve önünde oturan muşmula suratlı yaşlı teyzenin / amcanın yanı boşken taş gibi hatunun / çocuğun biner. Bakmıyormuş gibi yapıp ilgisiz karizması elde etmeye çalışırsınız ama gözünüzün ucu hep ondadır. Taş gibi hatun / çocuk iki koltuğa da saliseler içinde göz gezdirirken siz “tanrım lütfen benim yanıma otursun!” dersiniz içinizden, oysaki o gidip sizin karşı cinsinizden olan teyzenin / amcanın yanına oturur, sizin yanınıza ise ya muşmula suratlı başka bir teyze ya da içki kokulu bir amca düşer. İç geçirmez misiniz? Geçirirsiniz…

- Bindiğiniz takside “bakkal amcaaa, bakkaaal amca” şeklinde bir nostalji yapılmaktadır. Şarkıcı bakkal amcanın stok durumunu acımasızca sorgularken siz de taksicinin muhabbet açma çabalarını görmezden gelip sessiz kalırsınız, “ona ne”dir, “amma geveze herif”tir falan filan. Sonra bütün gün işyerinde içinizden sessizce siz de “şekerin var mı? Var var” demez misiniz? Bence dersiniz dersiniz…

- Evde / yurtta kimse yokken müziğin sesini son ses açıp “Macera dolu Amerikaaa, Macareaaaa” diye bağıra bağıra solo vokal yapmışsınızdır. Sonra içki ortamında “Ya hatırlar mısınız Rafet El Roman’ın bi şarkısı vardı Amerika diye, ne güzeldi ya” diyen arkadaşınızla “oo Memo, burası Nev York Amerika derdi, ıyyy, iğrençti ya” diye dalga geçmez misiniz? Hadi ama dürüst olun…

- Cumartesi sabahıdır. Bütün hafta çalışmışsınızdır, yorgunluk üstüne uykusuzluk bedeninizde asfalt düzelten silindir etkisi yapmıştır, üstelik bahsi geçen makinenin gerçeği evinizin önündeki yolda sabahın 8’inde çalışma yapmaya başlamıştır. Geçen her kamyon yatağınızı zangır zangır sallarken üstüne telefonunuz çalar. Ağzınızı açıp gözünüzü yumup telefona doğru uzanıp açarsınız ve sadece işi düştüğünde sizi arayan beşinci göbek kuzeniniz 1 saat sonra sizde olacağını söyler. Neşeli bir sesle “canımmm, nasıl sevindim bilemezsin, tabii ki tabii ki, bekliyorummm!” deyip telefonu kapattığınızda beşinci göbekten amcanıza / teyzenize bu çocuğu dünyaya getirdikleri için daha da sert küfretmez misiniz? Küfredersiniz, ben olsam ederim…

- “Bir daha yüzünü bile görmek istemiyorum, sen hayatımda tanıdığım en bencil ve en iğrenç insansın” diyerek artist bir şekilde terk ettiğiniz ve sonradan fotoğraflarına bakıp “nasıl iyi sevişirdi of” dediğiniz eski sevgilinizin telefonunuza çağrı bıraktığını / SMS attığını gördüğünüzde “Amanın, yoksa beni ne kadar sevdiğini anladığını söyleyip yeniden başlayalım mı diyecek” diye düşünüp midenizdeki kelebekleri uçurmaz mısınız? Uçurmayan insan değil bence…

- İsmini yanlış söylediğiniz bir şarkıcı / yazar vs. olduğunda bir ukala çıkıp da “Sallama, onun adı bilmem kim” dediğinde hatanızı anlayıp yine de yiğitliğe bok sürmemek için “Ya yok, onu biliyorum da, bu da var, yaa bak şimdi hatırlayamıyorum bi türlü, söz eve gidince bulurum CD’sini / kitabını söylerim” şeklinde yanmaması için kazı çevirmez misiniz? Hepimiz çeviririz…

Ve sürer gider…

İnsan olmanın tadına vardığımız günlerin şerefine efendim…

2 yorum:

that girl dedi ki...

Maceraaa dolu Ameriiiikaaaaa Amerikaaaaa Maceraaaaa!

oeo dedi ki...

kelebekler hani, midemde, kısa süreli sancı, gökte yıldızlar....hı hım o kısıma evet diyorum

Yorum Gönder