20 Ekim 2009 Salı

Rejim Aleyhtarı Gösteriler ve Diyetisyen Cuntası

Rejime başladım efendim. Evet evet, yanlış duymadınız, rejimdeyim.


Ama öyle popüler beyefendiler gibi “Diyetisyenimin tavsiyelerine göre” yapmıyorum.

Nasıl ki Recep Tayyip Erdoğan demokrasiyi kendi bildiği gibi uyguluyor, ben de kendi rejimimi uyguluyorum.

Öncelikle, kola yassah gardaşım. Kolanı da al git!

Benim için youtube’dan bile üzücü olan bu yasağı kendi kendime koymuş olmam da ilginç tabii…

Bir kola bağımlısı olarak, Pazar akşamından beri tek damla içmedim, başım çatlayacak derecede ağrıyor, bedenimdeki bilimum damar büzüldü resmen, kangren olacağım ve kafamı kesecekler diye korkuyorum ama dönüş yok.

Biliyorum, daha önce de denedim kolayı bırakmayı ama beceremedim, AA tarzında bir “kolakolikler” grubu olsa cidden katılacağım her toplantılarına. Hatta son içtiğim kolanın şişesini güzelce saklayıp kitaplığımın üstünde sergileme düşüncesi içindeyim, belki mezartaşı filan da yaptırırım kendilerine.

Sonra…gece atıştırmak yok! Bu da zor oldu, özellikle benim gibi gündüzleri uyuklayıp gece üretken hale gelen bir insan için. Photoshop başındayken çikolata yiyememek, film izlerken ya da yazarken ağzına güzelce soslanmış bir cips atamamak büyük işkence. Gerçekten de insanın insana yaptığını kimse yapamaz.

Fast-food’a gümrük vergisi koydum, artık sınır kapılarım kapalı. Hatta bütün Burger King ve Domino’s Pizza bayraklarını indirttim, şehitlik olsa astırmam, öyle de kinci ve inatçıyım (öhöm!)

Yürüyorum, bol bol yürüyorum. Eskiden şikayet ederdim evime en yakın durak baya uzak diye ama, şimdi mutluyum. Akşamları Halaskar Gazi bulvarındaki trafik de işime geliyor, yarı yolda sıkılıp iniyorum, eve dek tabanvay.

Öğle yemekleri ya salata ya da ızgara. Kızartma kesinlikle yok, salataya zaten ezelden beri limondan başka sos koymam, bir Ege’li olarak garip geliyor ama salataya zeytinyağı bile koymam. Patronum yağsız salatanın ot olduğunu iddia ediyor, belki de haklıdır ama damak zevki işte…

Bu ani karar nereden çıktı derseniz, Pazartesi sabah işe gitmek için giyinirken en sevdiğim siyah gömleğimi göbeğim yüzünden giyemediğimi fark ettim, o an tepem attı, “görürsün sen!” diye bağırdım göbeğime. Kahvaltı saatlerinde kendisine uyguladığım ambargo İsrail’in Gazze’ye uyguladığından bile katı olduğu için homurdandı bana sadece cevap olarak.

Neyse…Aslında üniversiteye girdiğimden beri lise yıllarında yerinde yeller esen bu göbekten kurtulmaya çalışıyorum ama her seferinde göbeğime “yastııııkkkkk!!!” diyerek sarılan kız arkadaşlarımın (hepsi mi göbek sever bu kızların?) engellemeleri ve gerilla çalışmaları sonucu başarısız olmuştum, bu sefer karşı çıkanım yok, hatta destekleyenim var, mutluyum gururluyum!

Ey kızlar, size sesleniyorum buradan: Yakışıklı, filinta gibi, incecikken tavladığınız erkekleri sırf sizden başkası beğenmesin de sizi aldatmasınlar diye göbeklendirmeyin, yazıktır günahtır! (Bu iddiam yüzünden beni linç edecek karşı cinslerimi sportmenliğe davet ediyorum…)

İyi günler efendim, rejim aleyhtarı gösterilere karışmayın, provokatörlerin gazına gelmeyin!

Tzygane

2 yorum:

birge dedi ki...

geçmiş olsun. ben de aynı durumlardayım :/

ofisin karşısında her nevi fastfood satan yer var ama otluyorum ben :/

böhühü...

tzygane dedi ki...

Sana da geçmiş olsun Birge'cim :) İstiklal'de nasıl acı çektiğimi tahmin edebilirsin her öğlen o zaman :)

Yorum Gönder