23 Ekim 2009 Cuma

15 PKK’LI İSTANBUL’A “GİRECEK”MİŞ !!!

Her biri birer Fatih Sultan Mehmet mübareklerin!


Beni tanıyanlar bilir, toplum ile ilgili bilincimi kazandığım günlerden beri politikadan uzak durmaya çalışırım. Bu davranışım yüzünden lisede de üniversitede de bazı arkadaşlarım tarafından “burjuva çocuğu”, “vurdumduymaz” ve hatta bazen “vatan haini” ilan edilsem de, durum budur. Siyasal bir görüşe sahip olmadığımı sanıyorlarsa yanılıyorlar, elbette benim de benimsediğim görüşlerim var. Ama siyasi bir görüşü benimsemekle politikaya karışmak (ya da bu sıfatları bana verenlerin yaptığı şekliyle politikaya karıştığını sanmak) ayrı şeydir. Çok ayrı iki şeydir.

Konu bu değildi ama dayanamadım. Neyse.

Şu “Demokratik Açılım” ve hayatımıza kattıkları konusunda yazmamak için çok direndim, hatta Kandil’den gelen sözde “Barış Grubu”nun Türkiye’ye girişinde gerçekleşen gösterileri masamı yumruklayarak izledim ama siyasete karışmama kararıma sadık kaldım. Ama bu son habere artık dayanamayacağım. Sinirlerim kaldırmıyor.

Ne demek “İstanbul’a girecekler” ya?

“Girmek” kelimesi bir şehri ya da kaleyi fetheden muzaffer komutanlar, krallar için kullanılır. Habur’daki gösterilere “Ne oluyoruz, bu T.C. Devleti’nin attığı bir barış adımıdır, terör örgütünün kazandığı bir zafer değildir, nedir bu bayrak açmalar, zafer çığlıkları” diye tepki verdiğimizde DTP sözcüleri “bunların gösteri olmadığını, Kürt milletinin (bak bir de millet diyor, cinlerim tepeme çıktı yine) barış sevgisini gösterdiğini” söylemişlerdi. Nasıl bir barışsa bu artık, dağdan gerilla kıyafetleri ile geliyorlar, sınır kapısında “pişman değiliz” diyorlar, biz de askerlerimizi şehit ettikleri için pişman olmayan bu soysuz sürüsünü serbest bırakıyoruz. Neden? Çünkü bin yıllık Türk gururunu iki paralık eden siyasilerimiz “Sayın” Apo ile anlaşma yapmışlarmış, bu da anlaşmanın parçasıymış. Bir devletin kendisine yıllardır kan kusturan bir terör örgütü ile pazarlığa giriştiği nerede görülmüş? Olur mu öyle şey ya!

Bu yaşananların şov olmadığını iddia eden DTP’liler, şimdi “Avrupa’dan gelecek 15 PKK üyesinin İstanbul’a girişini şenliklerle kutlayacaklarını” iddia ediyorlar. Hem de hiç utanmadan “bu girişin bilinçli olarak 29 Ekim’den bir gün öncesine denk getirildiğini” açıklayarak. İsrail’e “one minute!” diye bağıran Recep Tayyip Erdoğan ise DTP’ye sadece uyarı göndermek ile yetiniyor.

ETA’nın İspanya ile imzaladığı ateşkes anlaşmasını hatırlayalım. İspanya ETA’nın Bask halkı için istediği özerkliği ve hakları tanımış olmasına rağmen 2 ay geçmeden ETA yeniden eyleme geçmiş, hatta tarihinin en kanlı eylemini yaparak “tam bağımsızlık verilmediği sürece ateşkes yaşanmayacağını” ilan etmişti. Bugün sırf anadillerinde yayın yapmalarına izin veriyoruz diye Kürtlerin terör eylemlerini bırakacağını sanıyorsak yanılıyoruz, Kandil “Barış Grubu”nun ülkeye gösterilerle geldiği gün PKK’nın Hakkari’de bir konvoyun yoluna mayın döşeyip 1 can alması yanıldığımızın en büyük göstergesidir.

Bu “barış” çözümünün işe yarayacağını sanmıyorum. Bu bir “uzlaşma” değil çünkü, resmen PKK varlığını Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne haklı bir direniş göstererek kabul ettirmiş gibi davranıyor. Kürt anaları ağlamasın derken, yıllardır anası ağlayan Türk milletinin sabrı tükeniyor.

Benim gibi oldukça liberal düşünceli kesimi bile ırkçı ve iç savaş canlısı hale getiren bu “açılım” için tek sözüm var: Madem bu kadar “açılıyoruz”, bari PKK’lılar gece gelsinler de adet yerini bulsun.

3 yorum:

TnT dedi ki...

Son lafına katılyorum. gece gelsinler.
Aslında bende çok fazlasıyla doluyum bu konuda ama kafamda o kadar düşünce var ki söyleyecek zor tutmaktayım. seninle bir rakı sofrasında bunları konuşmayı yeğlerim :)

Green Apple dedi ki...

Mustafacım ne desem bilemedim. Seninle aynı fikirde değilim işte burada, hatta senin gibi aklı başında ve hümanist bir adamdan böyle bir yorum beklemezdim çünkü senin olayın siyasi değil insancıl boyutuna baknamı beklerdim, üzüldüm :(

tzygane dedi ki...

"Hümanist ve aklı başında" bir adamdan beklemezdin...Hala daha hümanistim bence, bu özelliğim yüzünden yüzlerce askerin yanında bir o kadar da sivili öldüren katil bir örgütün "pişman değiliz" dediği halde cezasız kalmasına tepki gösteriyorum...Ama hala daha "aklı başında" tepkiler veriyorum fark ettiysen...Bu bir "kürt açılımı" olsaydı sevinebilirdik, ama şu ana dek gördüklerimiz sadece "PKK" açılımı. Kürt azınlığın tek temsilcisi PKK örgütü müdür bu durumda?

Yorum Gönder